28 Şubat 2018 Çarşamba

Bir Tutam Tiyatro | Tamamen Doluyuz!

Sezonun, Devlet Tiyatrolarındaki yeni oyunlarından biri “Tamamen Doluyuz”! 


Oyunu 27 Şubat 2018'de Cevahir AVM’de izleme imkanı buldum ve sizlere oyun hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.Hazır fırsatını bulmuşken söylemek isterim ki Cevahir AVM’de tiyatro izlemek çok büyük bir keyif.Biletinizi nereden alırsanız alın, sahneye hakim olup rahatça görme şansına sahip oluyorsunuz.Türkiye’de böyle tiyatro sahnelerinin sayısının artması dileğiyle..

   Cosby Ailesi’nin senaristlerinden İngiliz yazar Becky Mode’un 90’lı yılarda kaleme aldığı bu eser Türkçe’ye uyarlanmıştır. Ayrıca Altan Erkekli’nin oğlu Efe Erkekli oynuyor.


Oyunun Konusu

Sam, konservatuvarın oyunculuk bölümünden mezun bir gençtir. Kendi alanında iş bulamadığı için, şehrin en lüks restoranlarından birinde rezervasyon görevlisi olarak çalışmaktadır. Tek isteği mesleğini yapabilmek ve gittiği oyunculuk görüşmelerinin birinden olumlu cevap almaktır.Oyun,talihsiz bir oyuncu olan ve ek iş olarak Yukarı Manhattan’ın doğusunda ‘’gülünçlük derecesinde’’ son moda olan bir restoranda çalışmak zorunda kalan Sam Peliczowski’nin aşırı yoğun bir gününü anlatıyor. Çalıştığı lüks restoranın köhne bodrum katında iki kişinin işini tek başına yapmaya çalışan Sam; yaklaşan yılbaşı tatilinin yoğun rezervasyonlarına yetişmek ve bunun yanında patronlarının mantıksız istekleri, zengin müşterilerin akıl almaz kaprisleriyle ilgilenip, bir yandan da ailesini ve dostlarını mutlu etmeye çalışmaktadır. Bakalım Sam içine düştüğü bu trajikomik ortamdan kendini kurtarıp, asıl işine geri dönebilecek mi?




Seslendirenler

Seslendirenler tam bir yıldızlar karması,Los Galacticos. Dublaj ve seslendirme işinde çok iyiyiz gerçekten.Sesini duyduğunuz birçok kişi için “Aaa ben bu sese aşinayım,televizyonda orada burada duymuştum” diyeceksiniz.

Dominick Veccini:Adnan Ahmet Biricik
Morali Bozuk Sekreter:Alayça Öztürk Gidişoğlu
Sam'in babası: Altan Erkekli
Bayan Watanabe:Ayumi Takano
Judith Rush:Bedia Öztep
Larenjitli AdamBerkay Tulumbacı
Bob: Bülent Şakrak
Şef: Celal Kadri Kınoğlu
Bayan Winslow: Didem Atlıhan
Bayan Sebag: Elif Erdal  
Bryce: Enis Arıkan
Stephanie: Figen Sürmeli
Hector: Galip Erdal
Carolann Rosenstein Fishburn: Gülenay Kalkan
Curtis: Hazal Erdal
Rick: Kerem Kobanbay
Telesekreter: Lalizer Kemaloğlu
Oscar: Levent Ünsal
Tim Zagat: Nur Subaşı
Jean-Claude: Savaş Özdemir
StevenSercan Gidişoğlu
Gloria Hathaway:Şebnem Gürsoy
Dış SesTarkan Koç
Jerry Miller: Umut Tabak
Bayan Vandevere: Yeşim Gül
Bay Decoste: Yetkin Dikinciler
Acil Durum Operatörü: Yıldırım Gücük




Değerlendirme

   Oyun çok detaylı bir mesaj verme amacı taşımıyor.İlk başlarda tutuk başladığını düşünsem de sonlara doğru aldığım keyif arttı. Oyun tek kişilik ve tek perde.Tek kişilik oyun sergilemek oldukça zordur ancak Oyuncu Efe Erkekli oldukça enerjikti ve sahneyi güzel kullandı.
   Sahnenin dekoru daha iyi olabilirdi.Biraz özensiz olduğunu düşünüyorum o konuda.Sam gibi temizlik konusunda hassas olduğu belli olan birinin odası(Gerçi tam olarak onun odası mı bilmiyoruz ama sık sık kullandığı kesin) daha Sam’in karakterini yansıtan bir şekilde oluşturulabilirdi.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.










14 Şubat 2018 Çarşamba

ELBE’NİN FLORANSASI : DRESDEN



Evet.Dresden’e böyle diyorlarmış.Elbe’nin mucizesi diyen de varmış.Mış’lı konuşuyorum çünkü Dresden’e gitmek isteyen biri olsam da bu bilgiyi gittikten çok sonra tesadüfen öğrendim.
Birlikte ilk yurt dışı gezimizi Almanya’nın 16 eyaletinden biri olan Saksonya Eyaleti’nin başkenti Dresden’e gerçekleştirdik.


Dresden,Almanya’nın doğusunda Polonya’ya ve Çek Cumhuriyeti’ne oldukça yakın konumda olan bir şehirdir,Elbe Nehri’nin kenarına kurulmuştur.Elbe Nehri oldukça büyük bir nehir olmakla birlikte Polonya'da bulunan Krkonose Dağı'ndan doğup Hamburg’u yüzlerce parçaya ayırdıktan sonra Kuzey Denizi’ne dökülür.Nehir birçok Avrupa şehrinde karşımıza çıktığı gibi Dresden’i de ikiye bölüyor.

 Dresden’in Tarihi

Şehrin 1200’lü yıllardan itibaren bir tarihi olsa da benim açımdan en çarpıcı detayı 2.Dünya Savaşı’nda yaşadığı acı anılara sahip olmasıdır.2.Dünya Savaşı’nın son zamanlarında 13-15 Şubat 1945’te ortak Amerikan-İngiliz bombardımanıyla dümdüz edilip neredeyse tamamen yok edilen şehirde ölü sayısı kimilerine göre 80 bin kimilerine göre 100 bin kimilerine göre 130-140 bin civarındadır. ABD’nin Japonya’ya attığı atom bombalarından daha büyük kayıplar verilmiş olsa da insanlar genel olarak pek bilmezler.





Bombardıman sonrası şehirden bir resim


Dresden’e Ulaşım

Türkiye üzerinden Leipzig,Berlin,Prag üzerinden uçak seferleri var.Bu şehirlere ulaştıktan sonra da otobüsle ve trenle geçebilirsiniz.
Flixbus’ın Berlin-Dresden seferleri sık şekilde var ve 10 12 euro civarında uygun fiyata 2 buçuk saat sürüyor.Prag-Dresden arası da otobüsle 2 saat.
Biz Berlin’den Dresden’e trenle gitmeyi tercih ettik.Almanya’da tren biletleri pahalı olsa da “Schönes Wochenende” ile hafta sonunda gidiş dönüş günübirlik 12 euroya ulaşım işini halletmiştik.Schönes Wochenende ile alakalı başka bir başlıkta bilgilendirme yapacağız.

Dresden Gezilecek Yerler

Dresden’in bombardımanda harap olmasının ardından günümüze kadar yeniden restore edilerek tarihi dokuyu kazandırmış olmaları insanı şaşırtıyor.Hele hele bizim ülkedeki restorasyon facialarını düşününce daha da imrenip hayran olmamak elde değil.
Dresden sevimli bir şehirdi.Prag’ı andırdığını çok rahatlıkla söyleyebilirim.Her 2 şehri ziyaret edenler mimari yapılardaki benzerlikleri görecektir.
Dresden eskiden UNESCO Kültür Mirası Listesindeymiş ancak Elbe Nehri üzerine yapılan çelik bir köprü yüzünden listeden çıkarıldı.Bunu da ek bilgi olarak paylaşalım.

Gelelim gezdiğimiz yerlere:



1)Altmarkt/Dresdner Striezelmarkt
    Tren istasyonundan çıktıktan sonra ilk karşılaştığımız yer burası oldu.Kare şeklinde bir merkez.Rathaus(Belediye Binası) burada bulunuyor ve burada bir anlamda Pazar kuruluyor.Yeme/içme standları,hediyelik eşya standları,çocuklar için atlı karınca ve çocuk treni gibi şeyler göze çarpıyordu.Oldukça hareketliydi ve akşam üzerine doğru kalabalıklaşmıştı.Uzun sıralı masalara insanlar oturup stantlardan aldığı yemekleri yiyebiliyor.Biz de yeme içme işini burada yapmıştık.Bildiğimiz kadarıyla Dresden’e özgü bir yiyecek yoktu ve Alman kültürünün bir parçası olan currywurst’u tercih ettik.

2)Kreuzkirche
       Kilisenin geçmişi 12.yüzyılın başlarına dayanıyor.Rönesans zamanı birçok kez elden geçirilerek değişime uğradı ve Yedi Yıl Savaşları’nda Prusya Prensliği tarafından ağır hasar görmüş.Savaştan sonra Barok tarzı mimariye uygun şekilde yeniden inşa edilmeye başlanmış ve inşaat çalışmaları 1800’de sona erdi.13 Şubat 1945’te bombalanması sırasında ateşe verildi.Savaş sonrasında restorasyon çalışmalarına başlanmış ve 1955’te yeniden açıldı.Tren Garından yürüyerek şehri gezenler bu yapıyı görecektir.

3)Dresden Castle/Residenzschloss
      Zamanında Saksonya’yı yönetenler burada yaşamış.Günümüzde içinde müze ve sanat eserlerini barındırıyor.Hatta Türk Odası bile bulunmakta.Giriş fiyatlarını link olarak paylaştım.Biz maalesef günü birlik geldiğimiz için ve bütçemiz el vermediği için buraya girmeyi tercih etmedik.

4)Fürstenzung/Langer Gang/Procession of Princess
Burayı muhakkak görmelisiniz çok hoşunuza gidecektir.Porselen mozaikler kullanılarak yapılmış Saksonya Krallığı hakkında bilgi veren bir eser,sergilenen duvar oldukça uzun.Konumu da Elbe Köprüsü’ne yakın.

5)Semper Opera House
Binanın mimarının soyadı Semper olduğu için adı Semper Opera House olan yapı,Dresden bombardımanında yıkılmış ve de 1989 yılında yeniden hizmete girmiştir.Barok mimari izlerini taşımaktadır.Binanın mimarının tam adı Gottifried Semper’dir.Günümüzde konser salonu olarak kullanılmakta ve Theaterplatz’da yer almaktadır.Meydanda ayrıca Kral John’un(1854-1873 arası Saksonya Kralı) da heykeli yer almaktadır.

6)Zwinger Sarayı
Dresden’de en çok akılda kalacak yerlerden biri kendisi.Yine geçmişte saray olan ancak günümüzde müze olan bir yer.Bir taç kapıya sahip.En çok ilgi gören kısımlarından biri burası.Sarayın bir kısmı sularla çevrili.Porselen koleksiyonu Sarayın en önemli eserlerinden olduğu söyleniyor. Şunu söyleyebilirim ki Zwinger Sarayı’nın yeşillik çim kısmında suyun kenarına oturup Lidl  marketten aldığınız tuzlu fıstık ve kurabiyeleri yerken etrafa bakmak fena olmuyor değil..Bizim şansımıza hava güneşliydi ve Güneş ışığı sayesinde hem hava çok soğuk değildi hem de suya yansımasını görmek hoş oluyordu.


Alttaki linkte Zwinger Sarayı ile alakalı bilgiler,bilet fiyatları yer almaktadır:

7)Augustus Bridge
Biz geldiğimiz sırada köprü restorasyon çalışmasında olduğu için net olarak göremedik nasıl bir şey olduğunu, Augustus bu şehir için önemli bir isim ve onun adına yapılmış bir köprü.

 8)Frauenkirche

   Almanya'daki onlarca Frauenkirchelerden biri.Yine bombardıman sonrası aslına uygun yapılması için milyonlarca dolar ve emek harcanan tarihi miraslardan ve Dresden’de sıkça göreceğimiz barok mimari izlerinin olduğu yerlerden bir yapı.İlk hali 1473’te yapılmış.Bombardıman sonrası dış kabuğu tamamen yanan ve yerle bir olan kilise 60 yıl sonra halktan toplanan paraların da yardımıyla yeniden restore edilerek 2005’te açılmış.
    Kilisenin tepesine çıkarak Dresden’i panoramik olarak harika bir şekilde izleyebilir ve fotoğraflayabilirsiniz.Kilisenin kulesine çıkmanın öğrenci için Eylül 2017 giriş fiyatı 5 euro,yetişkinler için ise 8 euroydu.






          Frauenkirche’nin etrafında (tam olarak neresinde hatırlayamadım) Martin Luther’in heykeli var.İlgilisi olana duyurulur.Avrupa’da Reform Hareketleri’nin öncüsünü saygıyla anıyoruz.

 9)Brühl’s Terrace
         Buranın da kendine has bir tamlaması varmış. Avrupanın balkonu olarak geçmektedir

      Augustus Köprüsüne uzak değil.Buradan çok güzel bir şekilde şehir ve nehir izlenebilir.Dresden’de huzuru yakalayabileceğiniz ikinci bir yer olarak düşünüyorum Zwinger Sarayındaki yeşillik çimenlik alanla birlikte.Fotoğraf çekmek ve çekilmek için de çok güzel bir yer.Burayı es geçmeyin,Dresden rotalarınıza eklemeyi unutmayın derim.Ayrıca terastan aşağı inip şehir içine doğru yürürken ara sokaklarda birçok restaurant,hediyelik eşya dükkanı da göreceksiniz.

10)Albertinum
     Brühl’s Terrace’a çok yakın bir yerde adını Saksonya Kralı Albert’ten alan nehir kıyısında yer alan geçmişte cephanelik günümüzde sanat müzesi olan bir yerdir.İçerisinde çok güzel resimler barındırdığı iddia ediliyor.

11)Alaun Strasse
     Dresden’in en canlı caddelerinden biri.Renkli binaların,pasajların ve yeme içme yerlerinin olduğu uzun bir cadde.Turistler tarafından yoğun ilgi gören Kunsthofpassage’a da bu cadde ev sahipliği yapmaktadır. Meşhur yağmur yağınca müzik çalan Singing House da burada bulunuyor.




Genel Değerlendirme ve Rota Paylaşımı
    Bizim Dresden’de gördüğümüz yerler bunlar.Bunların dışında Transport Museum ve Golden Rieter da görülebilir.Elbe Nehri turu yapılabilir.
    Günübirlik bir gezinin Dresden için yeterli olacağını düşünüyoruz.Burayı görerek Prag için hazırlık yapmış olursunuz.Birçok insan mimari açıdan benzerliklerini olduğunu söyler.
    Sizin için bizim yaptığımız rotanın benzerini paylaştım.Belki Dresden’e gelmeye karar verirseniz bu rotalar size yardımcı olur,işinizi kolaylaştırır.
      
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere :)


10 Şubat 2018 Cumartesi

Bizi Tanıyın


Merhaba :)


Biz Batu ve Büşra. 2017-2018 güz döneminde sırasıyla Szczecin,Polonya ve Berlin,Almanya'da Erasmus öğrencileriydik. Bu süreç içerisinde Avrupa'da birçok ülke ve şehri görme şansımız oldu. Gezdiğimiz bu şehirlerde kültürel etkinlikleri,müzeleri,tarihi yapıları,daha önceden gösterilmeyen yerleri görmeye ve yerel lezzetlerini denemeye çalıştık bütçemiz yettiğince. Bu blogu hazırlamayı isteme sebebimiz hem bu yerleri görmek isteyenlere yardımcı olabilmek hem de kendi adımıza detayları unutmamak için bir seyahat günlüğü oluşturabilmek.Aynı zamanda yeni yerleri görebilmek için de motivasyon olması tabi ki..Umarız ziyaret edenler için yararlı ve keyifli olur! Farklı başlıklarda Erasmus'u ve Avrupa gezilerini ele alacağız,

 Gezi yazılarımızda görüşmek üzere :)

Popüler Yayınlar